26 Haziran 2009 Cuma

bittik

aşk bitti,yok artık... anılarda kaldı yaşananlar, geçti bitti dağ gibi bir zaman, savrulduk oradan oraya, sen gittin, ben kayboldum yokluğunda...

24 Haziran 2009 Çarşamba

şu an

Şu an o kadar çok şey yazabilirim ki sana, Ve sana şu an yüzlerce yüzyıl yazabilirim. Ve sana o kadar çok ağlayabilirim ki, Ve sana o kadar üzülüp o kadar çok kırılabilirim. Şu an o kadar çok şey yazabilirim ki sana, Ve sana binlerce kelime bulabilirim, Anlamını yitirmiş, seninle anlam bulacak, Seninle yaşayacak ve seninle son bulacak. Şu an o kadar çok şey yazabilirim ki sana, Seninle başlayıp seninle bitecek, Ve şu an o kadar çok şey yazabilirim ki sana, Benle başlayıp senle sonlanacak…

16 Haziran 2009 Salı

karanlık

Karanlık çöktü yine geceye, Anlamsız kelimeler savrulmaya başladı koridorlarda Unutulmuş anılarda kaldı yaşananlar, Kapandı perdeler bir bir, Ve bir ezgi başladı inceden dem vurur gibi geceye Yaşam boş bir pencere bir tarafı gerçek bir tarafı yalan, Sözcüklerde mi gizli saklı bütün yaşanan.

hikaye

Uyandım;yine geceyi nasıl geçirdiğimi hatırlamıyorum vücudum nerde ağırlaşırsa orda kapıyorum gözlerimi. Bardakta kalan rakının son yudumu anımsatıyor biraz geceyi , içerisi o kadar yabancı ki montumu,anahtarımı ve cüzdanımı aldığım gibi bir anda sokağa atıyorum kendimi boğazımda bir kuruluk deli gibi, belli ki gece hiç su içmemişim sanırım rakıyı da susuz içiyorum, sakallarımda uzamış biraz, yüzümü kaşırken çıkardıkları sesi duyabiliyorum…Elimi cebime atınca çıkardığım kağıda dalıyor gözlerim, ‘’merdiven sok. Gül apt.’’Sadece donuk gözlerle bakıyorum elimdeki kağıda ve bir şeyler hatırlamaya çalışıyorum‘’Merdiven sok. Gül apt. Merdiven sok. Gül apt…’’ sesli sesli düşünmeye başlıyorum ama hatırlayamıyorum sanki dünü hiç yaşamamışım. Cebimdeki son bozuklukla jeton alıp biniyorum vapura. Korkuluklara yaslanıp denizi seyrederken bir yandan da dalgaların nasıl birbirleriyle çarpıştıklarını izliyorum. Havada yırtıcı bir rüzgar kulaklarımı ve yüzümü acıtıyor havadaki nemi hissediyorum hatta zaman zaman su damlacıkları yüzüme geliyor ama üşümüyorum bilmiyorum neden. Korkuluktaki elimin soğuktan uyuştuğunu fark edince ellerimi ovuşturuyorum sigara için uzanıyorum ama çakmakta yok sigarada sonra hatırlıyorum sigara kullanmıyorum ki ben…Vapur iskeleye yanaşınca bir koşu iniyorum hemen, tanıdık yerler çarpıyor gözüme biraz yürüdükten sonra arada bir sokağa giriyorum sezgilerim yönlendiriyor sanki hükmedemiyorum ayaklarıma.Salaş bir cafe kırmızı önlüklü minyon bir bayan ‘’hoş geldin’’ diyor şaşırıyorum,hiçbirşey demeden oturuyorum sadece belli belirsiz bir ‘’merhaba’’çıkıyor ağzımın içinden.Elindeki kahveyi masaya koyup oturuyor karşıma ve öylece yüzüme bakıyor bir süre sessizce oturuyoruz yüzü biraz tanıdık hatırlamaya çalışıyorum, bir yandan da kahveyi yudumlamaya başlıyorum. Yüzüme bakarak kalkıp gidiyor minyon tipli bayan masadan, ben hala olanlara bir anlam veremezken elinde bir mektupla geri geliyor mektubu önüme koyup tekrar oturuyor karşıma aradan biraz zaman geçince ‘’açmayacak mısın’’diyor ‘’neden ki sen kimsin buda ne kimden geldi neden açıyım ’’ diyorum, sıralamaya başlıyorum aklımdaki bütün soru işaretlerini sonra kadın ‘’aç’’ diyor sadece,mektubu açmaya başlıyorum bir yandan kadının yüzünde giderek çoğalan bir tebessüm dikkatimi çekiyor ama sebebini anlayamıyorum zarfı tamamen açtığımda içinden önce bir resim çıkıyor karşımdaki kırmızı önlüklü bayanla yan yana ve sarılmış bir şekilde resmin arkasında bir not ‘’seni seviyorum’’ yüzüme bakıyor gözleri parlayarak ‘’oku’’diyor sadece, zarfın içindeki mektubu alıyorum okumaya başlıyorum ‘’merhaba sevgilim; biliyorum kafan çok karışık anlamaya çalışıyorsun her şeyi ama sana geçen sene bir kaza geçirdiğimizi ve senin bu kazadan sonra her günün sabahında hafızanı kaybettiğini ve sonrasında da sadece anılarını 1 gün hafızanda tutabildiğini söylesem ve bana her gün yeniden aşık olduğunu her günümüzün ilk tanıştığımız gün olduğunu her sabah buraya gelip bu mektubu okuduğunu bunları tekrar tekrar yaşadığımızı söylesem inanır mısın bana,buranın ikimizin sahibi olduğu bir yer ve merdiven sokağında gül apartmanının altında küçük bir cafe olduğunu söylesem ve ardından benim yüzüme bakıp gözlerimdeki ışıltıyı görsen bir kez daha aşık olabilir misin bana…Hadi ellerini yıka ve mutfağa gel yanıma.

14 Haziran 2009 Pazar

veda son

Son vedalar ağlatır hep gözleri, Islatır dudakları. Anılarda kalır yaşananlar Ve bir öpücük oluverir son sözlerim…

10 Haziran 2009 Çarşamba

yorgun cuma

Yorgun bir Cuma gecesi tanıdım seni aniden… Çıkıverdin karşıma ben daha aramaya devam ederken. Oysa ne kadar çok hayal etmiştim beklemiştim, Biraz farklıydın düşündüğümden, saçın, gülüşün… Ben kışımı yaşarken daha hazanı geride bırakıp, Giriverdin hayatıma sebepsizce. Yorgun bir Cuma gecesi tanıdım seni aniden… Ben daha otobüslere alışmadan beklemeye başladım yolculukları, Hayaller kurmaya başladım otobüs camına yaslanarak, Bir yandan elektrik direklerini sayarak, Bir yandan da elimdeki kitabı karıştırarak tanıyıverdim seni. Yorgun bir Cuma gecesi tanıdım seni aniden. Yüzler o kadar eski ve yorgun, Sözcükler ise darmadağın renkleri kalmamış, Unutmaya çalışmışız çiçekleri, Dilimizde hala ayrılık şarkıları, Ve ona inat solmayan hayaller,umutlar, Beklemeye başlarken yeni aşkları, Sen beni ben seni tanıyıvermişiz usulca. Yorgun bir Cuma gecesi tanıdım seni aniden… Sebepsiz,nedensiz ve bir o kadarda sessiz...

9 Haziran 2009 Salı

boşa konuşmak

Son defa öperken dudaklarını, Vazgeçtim gözlerimin ferinden. Aldığım nefes içtiğim sigaram, Bekle bekle bir türlü geçmek bilmez zaman. Bugün bir başka uyandım yokluğunda, Sağımda boşluk solumda yalan, Cümleler bozuk kelimeler anlamsız, Hayat bir pencere nerden bakarsan bak, Ya oradasın ya burada yarım yamalak bir hayat. Yüzümde zoraki bir tebessüm, Ağlasam olmaz, Belki de sesim duyulmaz, Konuşursun, konuşursun, Boşa konuşursun, Kimse anlamaz…

8 Haziran 2009 Pazartesi

Neden

yitik aşklarım da olmuştu, kayboluşlarımda olmuştu, arayışlarımda oldu hatta bir bok bulamadığım zamanlarda. sesini hayal ederken kulaklarımda, nefes alamadıklarımda oldu, garip değil mi? nefes alamamak,sesini duyamamak, neden bu acı? neden bu arayış? neden böyle yaşamak seni?

4 Haziran 2009 Perşembe

gitmek

Geri dönmek her şeyi bırakıp… Tozu dumana katıp usulca hafiften. Geri dönmek her şeyi bırakıp, Ağlamaklı gözlerle bir filmi bitirirken. Geri dönmek her şeyi bırakıp, En eski sandala binip giderken. Ve yaşarken nefes almayı, Ve olurken dalımızda meyveler, Hayal kurarken bazı anlarda, Ve bitmesini istemediğimiz zamanlarda, Geri dönmek her şeyi bırakıp, Seni severken, yavaşça yanından kalkıp…

3 Haziran 2009 Çarşamba

sınırlar ardı

Sınırların ardında yaşamak hayatı, O kadar soğuk bir o kadar yalnız… Sorgulamadan kabullenmek her şeyi, Kayıp giderken ellerimin arasından zaman, Yalnızca hayalin kalır.. Gülüşün aynı, Kokun aynı, Gözlerin ışıl ışıl, Dalga dalga saçların… Sonra acı bir rüzgar adını fısıldarken kulağıma, Tepeden tırnağa sen olurum. Yağmur olur yağarım geçen sert kışa inat !

1 Haziran 2009 Pazartesi

yokluğun

Yokluğun bir bulut gibi çöker üstüme, Yokluğun canımı acıtır, Bıçak yarası gibi. Yokluğun yağmur gibi hüzün olur, Doluya dönüşür zaman zaman, Şemsiyemi kullanamam açılmaz ki. Yokluğun kabus olur uyutmaz bir türlü, Yokluğun biraz acı, Biraz hüzünlü bir Kasım akşamı...